Daha iyi bir fotoğrafçı veya kameraman olma yolculuğunuzda, her gün ISO ile karşılaşmanız kaçınılmazdır. Belki ne olduğu hakkında belli belirsiz bir fikriniz vardır, belki de hiçbir fikriniz yoktur ve şimdiye kadar bunu bir tür vudu olarak sınıflandırmışsınızdır. Ne olursa olsun, bu makalede ISO'yu anlaşılması kolay bir şekilde açıklayacağız.
Hadi başlayalım.
Anlamı
Tamam, öncelikle ISO aslında ne anlama geliyor?
ISO, "Uluslararası Standardizasyon Örgütü" anlamına gelmektedir. Bu isim, İngilizce kısaltmayla uyumlu olmadığı için oldukça garip görünebilir. Bunun nedeni, kuruluşun adının farklı dillerde farklı kısaltmalara sahip olmasıdır (örneğin, İngilizce'de IOS, Fransızca'da "Organisation Internationale de Normalisation" için OIN). Bu sorundan kaçınmak için kuruluş, Yunanca "eşit" anlamına gelen "isos" kelimesinden türetilen evrensel kısa şekli olarak "ISO "yu seçmiştir.
Fotoğrafçılık bağlamında ISO, ister analog kameralarda film hassasiyeti ister dijital kameralarda sensör hassasiyeti olsun, ışığa karşı hassasiyet için standartlaştırılmış bir ölçeği temsil eder.
Başka bir deyişle ISO, bir şeyin ışığa karşı ne kadar hassas olduğunu tanımlamanıza olanak tanıyan bir standarttır; bizim durumumuzda bu ya film ya da kamera sensörü olacaktır. Sayı ne kadar yüksekse, o kadar hassastır.
Nasıl Çalışır
Tipik olarak ISO değerleri 100 gibi temel bir değerden başlar (ancak bazı üst düzey modellerde 50'ye ulaşılabilir) ve 12.800'e kadar çıkabilir veya profesyonel kameralarda daha da yüksek olabilir, örneğin Canon R5'im. Temel ISO genellikle en düşük hassasiyet ayarıdır ve fotoğrafçıların "gürültü" olarak adlandırdığı şeyden arınmış en temiz görüntüyü sağlar.
ISO değerini artırdıkça, sensör ışığa karşı daha hassas hale gelir ve flaş kullanmadan daha karanlık koşullarda çekim yapmanıza olanak tanır. Ancak bir değiş tokuş söz konusudur: ISO ne kadar yüksek olursa, fotoğrafta o kadar fazla "gürültü" veya gren görebilirsiniz.
Gürültü nedir?
Hiç televizyonunuzda kanalı değiştirdiğinizde bir sürü parazitle karşılaştınız mı? İşte gürültü de böyle bir şeydir. Siz ses meraklıları için bunun bir benzetmesi, kayıtlarınızdaki ses/gürültü oranıdır.
Hem kameraların hem de mikrofonların doğasında gürültü vardır. Şimdi, kaydetmeye çalıştığınız şey ne kadar sessizse (daha az ışık), kaydınızda o kadar fazla gürültü olacaktır. Bunu bir nevi böyle düşünebilirsiniz.
Şimdi, diyafram açıklığı, deklanşör hızı ve hatta yapay aydınlatma gibi ışığın fotoğraflarınıza daha organik bir şekilde girmesini sağlayabileceğiniz yollar var, ancak bu konular bu makalenin kapsamı dışında.
Neden Değiştirelim?
Peki, neden fotoğraf makinenizdeki ISO değerini değiştirmelisiniz? Neden zahmet edelim? Işığı başka bir şekilde sunamadığınız durumlar vardır.
Diyelim ki diyafram açıklığınız zaten olabildiğince geniş ve deklanşör hızınızı daha da düşürürseniz ciddi bir hareket bulanıklığı elde etmeye başlarsınız. Bu durumda ne yaparsınız? Tek gerçek seçeneğiniz, her şeyi biraz daha aydınlatmak için ISO'yu yükseltmektir.
Herhangi bir dezavantajı var mı?
Şimdi, dezavantajlar açısından, tek gerçek olan, ortaya çıkardığınız gürültüdür. ISO ne kadar yüksekse, gürültü de o kadar fazla olur. İşlem sonrasında bir miktar gürültü azaltılabilse de, mümkün olan en temiz çekimi kamera içinde yapmak her zaman en iyisidir.
Modern fotoğraf makineleri, özellikle de üst düzey DSLR'ler ve aynasız modeller, yüksek ISO ayarlarında bile gürültüyle başa çıkma konusunda inanılmaz derecede iyi hale geldi. Ancak yine de farkında olunması gereken bir şeydir.
İpuçları & Püf Noktaları
Artık iyi ve kötüyü bildiğinize göre, size bir ikramım var. İşte ISO'nuzu iyi ayarlamanızı ve mümkün olan en iyi görüntüleri elde etmenizi sağlayacak bazı ipuçları ve püf noktaları.
Düşük Başlat
Buna daha önce kısaca değinmiştim, ancak düşük, belki 400 civarında başlamak ve yalnızca gerekirse artırmak istersiniz. Bu elbette içinde bulunduğunuz duruma, ne kadar ışık olduğuna, nesnenizin ne kadar hızlı hareket ettiğine vb. bağlıdır.
Genellikle yapmak istediğiniz şey lensinizin diyaframını mümkün olduğunca açmaktır. Ardından, deklanşör hızınızı ne kadar yavaşlatabileceğinizi deneyin ve görün. Ne kadar yavaş kapanırsa o kadar fazla ışık alırsınız. Ancak, hareket eden konu veya elleriniz nedeniyle görüntülerinize hareket bulanıklığı ekleme olasılığı da o kadar yüksektir.
Genel bir kural olarak, deklanşör hızınızı odak uzaklığınızdan daha düşük bir değere ayarlamak istemezsiniz. Örneğin, lensiniz 50 mm ise, deklanşör hızı açısından 1/50s'ye yaklaşmak onu zorlamaktır ve o zaman biraz hareket bulanıklığı elde etmeye başlarsınız. Mümkünse bu civarda tutmaya çalışın.
Son olarak, en azından kameranın kendisi açısından kurcalayabileceğiniz son seçenek olan ISO'ya sahipsiniz. Gerekirse artık daha yüksek ISO değerleri kullanmaya başlayabilirsiniz, ancak 800 ISO'nun üzerine çıkmaya başladığınızda gürültü gölgelere sızmaya başlayacaktır.
Dikkatli ol.
Kameranızı Tanıyın
Farklı fotoğraf makinelerinin ISO ile farklı şekilde ilgilendiği ve değişken miktarlarda gürültü ürettiği ortaya çıktı. Bu akşam biraz zaman ayırın ve kameranızın çeşitli düşük ışık miktarlarında neler yapabileceğini deneyin.
Gürültü Azaltmayı İdareli Kullanın
Bazı yazılımlar, örneğin Adobe Lightroomgörüntülerinizdeki gürültünün bir kısmını azaltmanıza olanak tanır. Ancak, hemen yukarıdaki büyük kalın başlıktan da anlaşılacağı gibi, oldukça idareli kullanılması gerekir. Bu kaydırıcıyı çok ileri iterseniz, garip şeyler olmaya başlayabilir.
Hedefinizi Düşünün
Şimdi, bu görsel ne için kullanılacak? Büyük bir reklam panosu için mi? Bu durumda, mümkün olan en temiz görüntüyü istersiniz. Reklam panosu görüntülerinin çoğunun stüdyolarda çekilmesinin bir nedeni var. Çünkü görüntüyü gerektiği gibi ayarlayabiliyorlar ve böylece ISO çok daha az sorun haline geliyor.
Bununla birlikte, sosyal medya için fotoğraf çekiyorsanız, o kadar fark edilmeyebileceğinden biraz gürültü iyidir.
Film vs Dijital
Bu noktaya değinmezsem ihmalkâr davranmış olurum. Gördüğünüz gibi, dijital gürültü ve film greni tam olarak aynı şey değildir. Çoğu insan film greninin oldukça estetik göründüğü konusunda hemfikirken, dijital gürültü öyle değildir. Sonuç olarak, eğer film kullanıyorsanız, aslında çok daha fazla hareket alanınız var ve aslında gren fotoğraflarınıza karakter bile kazandırabilir.
Sonuç
Peki, bugün ne öğrendik? ISO, dikkatli kullanılması gereken güçlü bir araçtır, aksi takdirde görüntüleriniz zarar görür. Fotoğrafçılıkla ve genel olarak sanatla ilgili her şeyde pratik yapmanın anahtar olduğunu unutmayın. Her zaman bir sürü fotoğraf çekin ve bunları dikkatle analiz edin. Hatalarınızdan ders alın ve böylece her seferinde daha fazla fotoğraf çekerek daha da iyi olacaksınız.
Tavsiyeler
Umarım faydalı olmuştur. Sizi diğer makalelerime de göz atmaya davet ediyorum. Herkes için bir şeyimiz var, ister şunlarla ilgileniyor olun sesveya kameralar ve lensler. Alternatif olarak, eğer video incelemeleri tercih ediyorsanız, benim YouTube kanalı.